şimdiye kadar sinemayla ilgili "an"lara ve hatta geleceğe odaklanan fiL hafıza, biraz da gerilere gitmek gerektiği sinyalini veriyor. aslında bu paylaşımların esas amacı da buydu.
maMbo JamBo'nun hafızasından..
evvel zaman içinde, bu maMbo bu JamBo; tek başına kadıköy sokaklarını arşınlar, her genç dimağ gibi, kendinin ve zamanının kıymetini pek bilmeden kendine bir yol bulmaya uğraşırmış. bu yolu da nedense her türlü neşriyatla çizmeye çalışırmış. günlerden bir gün, bir dergiye rast gelmiş. bu ne idüğü belirsiz fanzinimsi dergi birden yolunu değiştirivermiş.deyim yerindeyse "bir dergi okumuş, hayatı değişmiş."
meğer bu fanzinimsi dergi çoktandır çıkarmış ama onunla yolu kesişmemiş/miş. kesiştiği andan itibaren de hayatında yer etmiş. her sayısı ayrı bir tema üzerine kurulu, çok sade tasarımlı bu dergiyi çıkar çıkmaz koşar alır, derginin en sonunda yer alan hikayeyi de sona saklar, en çok da o kısmını severmiş.
sonraları severek okuyacağı bazı yazarlarla da bu dergide tanışmış. bazılarına da çok sonraları rastlamış, o zamanlar bu dergide yazmış olduklarını fark etmiş.
değer verdiği çerleri çöpleri toplayan bu çocukcağız, zaman içinde tekrardan açıp baktığında, çok etkilendiği bu yazıntıları, biraz da iç burukluğuyla karışık bir sevgiyle anar olmuş.
dergi, son eylül-ekim sayısıyla 2002 yılında yayın hayatına son vermiş.
maMbo JamBo da bir daha da hiçbir süreli edebiyat yayınına böyle içtenlikle bağlanmamış.
derginin tüm sayılarına ve içeriklerine ulaşılabilecek adres:
hayaLet geMi
derginin uğradığı bazı limanlar...
"gitmek" "dönmek" "macera"
"sonsuzluk" "yemek" "rüya"
...ve (Murat Gülsoy'un kaleminden) hayaLet geMi'nin veda yazısı:
Dergi Bitti!
Kitapların ve filmlerin sonunda eskiden 'son' diye yazarlardı. O zamanlar bunun nedenini hiç düşünmezdim. Uzun zamandır hiç bir şeyin sonuna 'Son' diye yazılmıyor. Sanki artık hiç bir şeyin bittiğine inanmıyoruz. Hiç bir şeyin sonunu görmek istemiyoruz. Hayalet Gemi'nin sonu, görmek istemediğimiz sonlardandı. Ama belki de yeni başlangıçları mümkün kılmak için bazı şeylerin bittiğini kabullenmeliyiz. Sonsuzluk kendi başına bir yanılsamadan başka ne ki... On yıl önce her şey bir yanılsama mı diye sormuştuk kendi cümlelerimizle. On yıl sonra yeniden soruyoruz... Çünkü cevabı bulduğumuz yanılsamasına hiç kapılmadık, soru sormayı sürdürdük. Sürdüreceğimize de inanıyorum ve bu sefer yazımın sonuna küçük çıpa yerine o meşum sözcüğü yazıyorum.
-SON-