11 Aralık 2011 Pazar

fiLhafiZa 1 yaşında!

maMbo JamBo, ilk blog kaydını oluşturduğundan bu yana tam bir yıl geçti.
bu bir yıl mutluluklar getirdi, güzel güzel şeyler oldu.
blog'u ziyaret eden, takip eden, destek veren herkese çok teşekkürler.


Nice yıllara!

11 Ekim 2011 Salı

aNdy waRhoL istaNbuL'da (idi)

Andy Warhol’un film, video ve polaroidlerinden oluşan ‘Warhol Hareket Halinde / Warhol in Motion’ isimli sergisi 08 Haziran – 09 Temmuz 2011 tarihleri arasında Galerist'teydi.
derken, Gallery LiNART’ın ALANistanbul ile ortaklaşa düzenlediği “Pop Art Extended” sergisinde Andy Warhol’un daha önce Türkiye’de sergilenmeyen orijinal 3 eseri yer aldı. (Sergi, 15 Ekim 2011'e kadar devam edecek.)

istanbul'dan andy warhol geldi geçti, dünya gözüyle göremedim.
ama andy warhol'la takılmış birtakım zat-ı şahaneleri paylaşayım istedim.

aWeSome pEopLe
hanGiNg ouT wiTh aNdy waRhoL
with arnold schwarzenegger
susan anton & slyvester stallone

8 Ekim 2011 Cumartesi

moStLy mE

 el emeği göz nuru

"Dünyada Demokrasi, Adalet ve Haysiyet Ayaklanmaları: Evet, İsyan!"

#OccupyWallStreet: Bir Genel Meclis Hareketi
"Ayın hemen başında ABD’de isyan –nihayet!– başladı. Daha doğrusu, Mart ayından bu yana dünyayı sarıp sarmalamaya devam eden ve Arap Baharı diye adlandırılan devrim dalgası, ilkbaharda Wisconsin’de başını şöyle bir gösteriverdikten sonra, sonunda, güz başında birdenbire Kuzey Amerika sahillerinden içeri vuruverdi ve dünyanın ilk önemli devrimini gerçekleştirmiş olan bu münbit toprakları 235 yıl sonra yeniden kaplamaya başladı."
Ömer Madra'nın blog'u devrimdalgasi.blogspot.com'dan alıntıdır.


5 Ekim 2011 Çarşamba

"Yumuşak Makine" Davasıyla İlgili Çevbir'den Tuncay Parlak'ın Çağrı Metni

Şimdilik yargılamakla yetiniyorlar...

Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, eserleri bugün dünyanın dört bir yanında ders olarak okutulan William Burroughs'un "Yumuşak Makine" adlı yapıtının edebi eser niteliği taşımadığına hükmetmiş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da kitabın içeriğinden ötürü Sel Yayıncılık ve çevirmen Süha Sertabiboğlu'nu mahkemeye sevketmiştir.

Bundan elli yıl önce yayımlanmış bir edebi eseri, "Zira insanlar ilkel hayatlarından bugüne kadar dünyanın her yerinde ve her toplumunda cinsi uzuv bölgelerini kapalı tutmayı ve cinsi münasebetin gizliliğini vazgeçilmez kural olarak uygulaya gelmişlerdir. Bu, toplumumuzda da böyledir" gibi tuhaf yargılarla, uluslararası toplumda ancak
trajikomik olarak algılanabilecek bir yaklaşıma ve dolayısıyla, hepimizi utandıran bu tutuma imza atılmıştır.

Milyonlarca çocuğun sefalet ve yoksunlukla yüz yüze olduğu, temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldığı, devlet denetimindeki kurumlarda şiddete, işkenceye ve tacize maruz kaldığı, hatta hüküm verilerek cezaevine gönderildiği ülkemiz koşullarında; Devletin, "çocukları koruma" sorumluluğunu, ifade özgürlüğünü kısıtlamaya alet etmesini protesto ediyoruz.

Meslektaşımız, çevirmen Süha Sertabiboğlu'nu aklanana kadar destekliyor; çevirmenlik mesleğinin karalanmasına izin vermiyoruz...

Sessiz kalırsak yakmaya da başlarlar!

TURAN PARLAK

Not:Yumuşak Makine davasının ikinci duruşması 11 Ekim Salı günü saat 9'da Çağlayan Adliyesi'ndeki
İkinci Asliye Mahkemesi'nde yapılacak.

Duyarlılığımızı ve desteğimizi göstermenin tam zamanıdır; bekliyoruz!

4 Ekim 2011 Salı

"Edebiyat Safında, Funda Uncu Irklı'nın yanında"

30 Eylül'de yayıncısı ve çevirmenine dava açılan "Ölüm Pornosu" hakkında 9 Haziran 2011'de Murat Menteş'in "Afili Filintalar"da yayınladığı yazısından:

Kitaplarda her şey, her şey yazılabilmeli.
Zira okumak, doğası gereği mahremdir. Kitap, okurun emeği, katkısı olmadan ilerlemez.
Hikaye, anlatım müstehcen olabilir. Fakat okumazsan, bir fahişenin seks rekoru denemesiyle alakan olmaz. Tıpkı başyapıtlarla, kutsal kitaplarla, Shakespeare’le, Yunus’la, Balzac’la, Evliya Çelebi’yle… alakan olmadığı gibi. Bu kadar basit.
Kitap yasaklama / toplatma kararlarının çoğu, okumanın anlamını, niteliğini, fonksiyonlarını kavramamış birilerinin buyruğu altında olduğumuzu gösteriyor. Kurmaca eserleri yasaklamak, cidden tuhaf, hepimiz adına utanç verici bir tablo doğuruyor.
Okumayan, kitap sevmeyen, yazar ile çevirmen arasındaki farkı bilmeyen kimseler, kültür hayatımıza müdahale ediyor.

yazının tamamı:
http://www.afilifilintalar.com/edebiyat-safinda-funda-uncu-irklinin-yaninda

1 Ekim 2011 Cumartesi

'The Shining'in Devamı Geliyor

Devamlılık Hatası'ndan: Shining'in devamı geliyor: "İlk romanın başkişisi Danny Torrance'ın büytümüş bir halde karşımıza çıktığı Dr. Sleep ile ilgili çok bilgi yok ama içinde vampirlerin de olacağı söyleniyor."

30 Eylül 2011 Cuma

çeviRme yaNarSıN(!)

9 Haziran 2011 tarihinde, Chuck Plahaniuk'un "Ölüm Pornosu" adlı eserinin çevirmeni Funda Uncu'nun, kitap hakkında başlatılan müstehcenlik soruşturması kapsamında ifadesi alınacağı gerekçesiyle Bodrum karakolunda saatlerce tutulduğu ve bu arada aşağılayıcı sözlere maruz kalarak tacize uğradığı haberini içeren Çevbir basın açıklamasını yayınlamıştım.

30 Eylül Çevirmenler Günü itibariyle; "Chuck Palahnıuk’un ‘Ölüm Pornosu’ isimli kitabının Türkçeye tercümesini yapan Funda Uncu ile kitabı yayınlayan Ayrıntı Yayıncılık’ın sahibi Hasan Basri Çıplak hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı."

Bütün çevirmenlerin Çevirmenler Günü kutlu olsun!

11 Haziran 2011 Cumartesi

aWeSome pEopLe hanGiNg ouT toGetheR

Charlie Chaplin and Albert Einstein
Henry Ford, Thomas Edison, Warren G. Harding, and Harvey Firestone, Maryland, 1921
Jimi Hendrix and Eric Clapton
David Bowie, Iggy Pop and Lou Reed, 1972
David Bowie, Art Garfunkel, Paul Simon, Yoko Ono, John Lennon & Roberta Flack, NYC, 1975
Salvador Dali and Coco Chanel
Michael Caine, Morgan Freeman and Liam Neeson
Elvis Presley, Joe Esposito, Frank Sinatra and Fred Astaire
James Brown and Mick Jagger, 1964
Eartha Kitt and James Dean taking Katherine Dunham’s dance class
Madonna, Sting and 2Pac
Paul Newman and Clint Eastwood

9 Haziran 2011 Perşembe

"meslektaşımız Funda Uncu ile ilgili Çevbir'in basın açıklaması"

Meslektaşımız Funda Uncu, Chuck Palahniuk'un *Ölüm Pornosu * adıyla Türkçeye çevrilen romanı hakkında başlatılan müstehcenlik soruşturması kapsamında ifadesi alınacağı gerekçesiyle Bodrum karakolunda saatlerce tutulmuş ve bu arada aşağılayıcı sözlere maruz kalarak tacize uğramıştır.

Çevirmenlik ülkemizde zor yaşam koşullarında güçlükle yürütülen bir meslektir. Başka dilde yazılmış bir eseri profesyonelce dilimize kazandırmak görevini yerine getiren bir çevirmenin, sanatsal ve bilimsel alana giren bu faaliyetlerinden dolayı çağdışı kalmış bir yasal mevzuat gereği suç işlemiş gibi muamele görmesi, karakollarda, savcılıklarda, mahkeme salonlarında ve hatta hapishanelerde süründürülmesi, akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir durumdur. Evrensel hukuk normlarının açık bir ihlali olan bu uygulamaların üstüne, bir de çevirmenin keyfi davranışlara maruz kalması, aşağılayıcı sözlerle mesleki ve cinsel kimliğinin hedef alınması tam bir skandaldır.

Meslektaşımız Funda Uncu'nun maruz kaldığı bu kötü muameleyi şiddetle kınıyor; yasaları uygulamakla yükümlü olan görevlileri, insan onuruna saygılı davranmaya ve hükümeti, duyarlı olmaya davet ediyoruz.

ÇEVBİR

1 Haziran 2011 Çarşamba

QueNtin vs CoEn aRt

Quentin vs Coen sergisinin haberini, takipte olduğum blog'lardan birinden alıntılayıp, sessiz sedasız vermiştim. bugün tekrar gözüme çarptı ve bu zeka ürünü, şahane posterlerden paylaşmadan edemedim.

posterlerin tamamına şuradan ulaşılabiliyor.
benim favorilerimse aşağıdakiler. sanırım barton fink'e 50 $ verebilirdim :S






ve serginin açılış gecesi videosu:

31 Mayıs 2011 Salı

doCuMenTariSt 2011


"Belgesele Bakış Açınız Değişecek!"

doCuMenTariSt 4 yaşında. İstanbul Belgesel Günleri, 31 Mayıs – 5 Haziran 2011 tarihleri arasında gerçekleşiyor. Festival afişlerinden filli olanı bu kayda uygun gördüm elbette.

Film gösterimleri dört ayrı salonda: Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Pera Müzesi Oditoryumu ve Cezayir Salonu. Yan etkinliklerse Akbank Sanat ve Sismanoglio Megaro'da. (Yunanistan Başkonsolosluğu)

film gösterimler 4 tl ve biletler MyBilet üzerinden alınabiliyor. yan etkinlikler ve atölyeler ise ücretsiz.

bu yılki program, Arap Dünyasından Belgeseller, Etnografi ve Belgesel Sinema, Müzik Filmleri, Post-Komünizm Dönemi başta olmak üzere belirli tema ve başlıklar üzerine yoğunlaşıyor. 15 ayrı bölümden oluşan programın bölümlerinden biri de SİYAD Türkiye Belgeselleri Seçkisi. Birkaç gösterimini kaçırdığım "Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir"i bu sefer izlemeyi planlıyorum.

İmre Azem'in 2011 yapımı filminin tanıtımından:

Bu ilk uzun metrajlı belgeseliyle İstanbul’a bütüncül bir yaklaşımla bakmayı amaçlayan ve değişim kadar onun dinamiklerini de sorgulayan İmre Azem, bizi yıkılmış gecekondu mahallelerinden gökdelenlerin tepelerine, Marmaray’ın derinliklerinden üçüncü köprünün güzergâhına, gayrimenkul yatırımcılarından kentsel muhalefete, bu uçsuz bucaksız kentte uzun bir yolculuğa çıkartıyor.
festival programının tamamına şu adresten ulaşılabilir.
iyi seyirler.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

aLemiN beBekLeRi

haydardı, öyküydü derken bir sansür hareketiyle daha karşı karşıyayız ey okur.
ne bir yazma hevesi, ne bir şey bıraktılar kursakta. her alanda yasak hızla ilerliyor derinden, kafamıza gözümüze de filtre! firil firil filtre!

e ne oluyor, kediydi bebekti bööle şeyler bakıyoruz internetten. "kedi" veya "bebek" yasaklı değil.
gerçi "bebek" de mahremiyet ihlali olabilir bak, yasaklasak ya onu da?

bLog ıssız sularda yol alıyor. diğer mecralarda sessiz sakin yaşantımız sürüyor. google buzz favorimiz (me, myself & irene) buraya da eklemedim edemedim. eLalemiN yaşantısı, bebekleri filam filam. buyur. gather for me, ey insan evladı. hayatını yaşa.

şunlardan birini gönder bana müsait olduğunda. saygılar, sevgiler.


26 Mayıs 2011 Perşembe

mY beSt acToRs

imdb'de bir süre önce listeleme fasilitesi eklendi. ne zamandır bakar bakar dururdum listelere. benim de yapasım geldi. en sevdiğim aktörleri sıralayayım derken, iki kategoriye ayırdım. 50 yaş üstü ve 50 yaş altı olmak üzere en sevdiğim 100 aktör listesi böylece oluştu.

50 yaş üstü listesinde sıralamanın ilk 20'sinden emin gibiyim. sonrası biraz rastgele sayılır.
listenin tamamı: IMDb: MY best actors over 50 

ilk 3:















50 yaş altı listesindeyse ilk 10 kesin desem olmuyor sanki, belki James Franco birileriyle yer değiştirebilir. listenin geri kalanında daha çok dizi insanları çoğunlukta gibi, böyle bir liste de yapsam diye düşündüm ama sınırlar muğlaklaştı biraz. öylece bıraktım.

listenin tamamı: IMDb: MY best actors under 50

İlk 3:











21 Mayıs 2011 Cumartesi

Breaking Bad'deki Karavan'ın Legosunu İsteRim

cineshoot sağ olsun, haberimiz oldu. bundan bulan, getirenin 40 (yazıyla kırk) yıl kölesi olurum!


*meraklısına not: dizinin 4.sezonu temmuz ortasında geliyorrrr!!!

12 Mart 2011 Cumartesi

İnternette Sansüre Sanal Protesto


Sınır Tanımayan Gazeteciler 12 mart'ı "Dünya Sanal Sansürle Mücadele Günü" ilan etti.

Başlık, her ne kadar ironik olsa da, internetin herkes için sınırsız ve ulaşılabilir olmasını ve insanların fikirlerini özgürce savunmasını destekliyorum.

kampanyanın web sitesi ve ayrıntılar şurada:http://march12.rsf.org/en/

11 Mart 2011 Cuma

"Devamlılık Hatası: Bu Sergi Kaçmaz"

Devamlılık Hatası blog'undan alıntı:
Devamlılık Hatası: Bu sergi kaçmaz: "Ama nasıl gitmeli? Sırf şu yukarıda gördüğünüz şahane eser bile yeter bence. Quentin vs Coen sergisi son 20 - 30 yılın en etkili Amerikalı sinemacılarından Tarantino ile Coen Biraderleri bir araya getiriyor. ..."

25 Şubat 2011 Cuma

bu su gitti, öLdük biz!

hes'lere karşı direnen köylülerin, hes'lerin yarattığı doğal tahribatın konu eden 20 dakikalık "anadolu'nun isyanı" belgeseli nedeniyle, vimeo'nun kapatıldığı iddia ediliyor. ben de elbette ki videoyu paylaşmadan edemedim. blog'u da kapatabilirler mi acaba?





Sansüre Sansür: Vimeo ve YouTube Yine Ve Yeniden Kapalı!

22 Şubat 2011 Salı

this is puRe beauTy

this is pure beauty'de yer alan ve ünlülerin etrafta pek rastlayamayacağınız fotoğraflarından bir seçki, sanırım bir ara ntvmsnbc.com'da yayınlanmıştı.
bugün bir tweet'te görünce, tekrardan şöyle bir gezdim.

benim "vay anasını" seçkim:

bruce lee

elijah wood ve macaulay culkin 

barack obama

kirk ve michael douglas

shaquille o'neal

albert einstein

christopher walken

alfred hitchcock

18 Şubat 2011 Cuma

mısıR'da özgürLüğüN aYak sesLeri - "sout al horeya"




I went down to the streets, vowing not to return
And wrote with my blood on every street
Our voices reached those who could not hear them
And we broke through all barriers
Our weapon was our dreams
And tomorrow is looking bright as it seems
For ages we've been waiting
Searching for a place for us
In every street in my country The sound of freedom is calling
we held our head up high to the sky
And hunger didn't matter to us anymore
The most important thing is our rights
And write our history with our blood
If you were one of us
Don’t blather and tell us
to leave and abandon our dream
and stop saying the word ‘I’
In every street in my country The sound of freedom is calling

(Spoken) 
Dark Egyptian Hands; against discrimination, rise 
Outstretched amid roars of might 
O Novel Youth, 
Into spring the autumn weaves 
Awakening the murdered by a miracle achieved 
Kill me, the dead shall not retreat your country 
With the ink of blood, I write the future of my country 
Is that my blood or spring? 
Both are in green 
I smile from happiness not grief

In every street in my country The sound of freedom is calling

27 Ocak 2011 Perşembe

jeFF buckLey'i kim oYnaYacak?

jeff buckley; 1997 yılında Memphis Nehri'nin sularında boğulduğunda henüz 30 yaşındaydı. geride az sayıda albüm bıraktı ama dönüp dönüp dinlenilesi, huzur bulunası, hüzünlenilesi etkiler bırakmıştır bünyelerde.
şimdilerdeyse hayatının film yapılacağı söylentileri dolaşıyor. 2011'in sonlarına doğru çekimlerine başlanacağı söylenen filmde, Buckley'in müzisyen kimliğiyle birlikte normal biri olarak da değerlendirilecekmiş. tabii filmin kurmaca mı, yoksa bir belgesel formatında mı olacağını bekleyip göreceğiz.
filmin yapımcısı michelle sy, bu rolde yer almak isteyen oyuncularla görüşme halindeymiş. Buckley'i oynamak için can atan isimlerden biri "Alacakaranlık" serilerinin Vampir Edward'ı Robert Pattinson. Bir diğeri "Transformers" serilerinden Shia LaBeouf. Son olarak kulağıma çalınan isimse Milk, In The Valley of Elah, Örümcek Adam serileri ve son olarak da 127 Hours filminden hatırlanabilecek James Franco.


şimdi sorarım size:

jeff buckLey'i kim oyNasın?

25 Ocak 2011 Salı

şahane grafik - coenFogRapHic

coen biraderler ismi blog'da sıklıkla geçer oldu.
bugün de bloglararasında şahane bir grafiğe rast geldim.
coen'lerin 25 senesi, 15 film, 50 oyuncu ve 96 karakterinin yer aldığı grafik ötesi bu şahanelik, poster yapılası!

orijinal boyutuna şoradan ulaşılabilir.

24 Ocak 2011 Pazartesi

çok acayip bir şarkı

dün, bütün gün aynı şarkıyı dinledik.

bu şarkıyı iki yaz önce, bir tatilde, barış k'nın mix'lerinden birinde duymuştum. dün de sezyum'un playlist'ini dinlerken edip akbayram'ın yorumuyla dinleyince yeniden hatırladım. aşık mahzuni şerif'in "ince ince bir kar yağar" türküsünün selda bağcan'dan psychedelic funk yorumu.

kayda mp3 ekleme konusu epey uğraştırdı, çözebildim neyse ki. gelsin, ortamı şenlendirsin.





ayrıca türkünün bu yorumu electronic arts'ın "skate 2" soundtrack'inde de yer almış. daha da acayipi ise şorada.

23 Ocak 2011 Pazar

günLerin köPüGü #3

  • sevgili günlük; günlerim ne zamandır köpürmüyordu, sakin sularda seyrediyordu. son birkaç gündür arkadaşlarımla vakit geçirdim. bazılarıyla haberleştim, bazılarını da özledim. aradan vakit geçse de tekrar görüşmek için fırsat yaratıp (hatta buna özel olarak çabalayıp) görüştüğünde de kaldığın yerden devam edebiliyorsan, gerçek arkadaştır diyebilir miyiz ona?
  • blog'u da 3-5 gündür ihmal ettim, bazı şeyler yazasım var ama elim gitmiyor. üşeniyorum da denemez. başka türlü bir şey herhalde.
aman ne komik

18 Ocak 2011 Salı

büNyeDe iz bıRakan diZiLer - top 10

aslında sayfaya sabit bir şey ekleyeyim dedim, her açtığımda göreyim, içim açılsın diye. hepsinin tek tek resmini eklemektense, slideshow gibi bir şey yapsam diye düşündüm ama o da güzel olmadı. iyisi mi kayıt olarak paylaşayım ben bunu. arada açar bakarım, güncellerim de belki.

ilk etapta aklıma gelen en sevdiğim diziler.
beş komedi ve beş dramayla top 10.

(sıralama olmadan. ama her halükarda six feet under 1 numarayı alırdı)
(şöyle bir baktım da her kategori kendi içinde sıralanmış galiba)
(her ikisinde de 4. ve 5. yer değiştirebilir)