25 Aralık 2010 Cumartesi

favorite films - favorite scenes #1 - sNaTch

tyrone: of course he's a "natural"


greatest quotes from sNaTch

terry gilliam presents "1884 - yesterdays future"

steampunk'la ilgili bir dosya yayınlamayı düşünürken, takip ettiğim blog'lardan biri, kisaiyidir'de kapsamlı bir yazıya rast geldim. kutlukhan kutlu'nun sinema dergisi için şubat 2004'de yazdığı ve onun izniyle blog'da yayınlanan yazıya buradan da bağlantı verelim.

steampunk, sinemadaki karşılıklarından, edebiyata, tasarımsal objelerden çizimlerine varan uçsuz bucaksız, (benim için) oldukça ilgi çekici bir dünya.

bu kaydı da terry gilliam'ın pek çok filminde birlikte çalıştığı görsel efektler ve görsel animasyon uzmanı tim ollive'le üzerinde çalışmaya başladığı "1884 - yesterdays future" filminin videosunu izlediğimde paylaşmaya karar verdim. 19.yüzyıl avrupa'sını steampunk havasıyla soluyan bu kuklalı animasyon filminin videosuna buyurun.

24 Aralık 2010 Cuma

yumurtalı protesto

üç yıl öncesinde stumbleupon sayfamda paylaştığım bu harikulade fotoğrafı,
şu an içinde bulunduğum duruma birebir bir tepki olarak bir de blog sayfamda yayınlayayım dedim.

isyankâr ruhlara gelsin!




not: andrea giacobbe'nin diğer işlerini görmek isteyebilecekler için adres

23 Aralık 2010 Perşembe

frida kahLo istaNbuL'da


hayatı, politik görüşleri ve eserlerinin ne kadarının bilindiği tartışılır ama şüphesiz ki "kadın ressamlar" deyince akla ilk gelecek isimlerden biridir frida kahlo. diego riviera'yla yaşadığı fırtınalı evliliği ve hayatının kimi kesitlerine yer veren 2002 yapımı julie taymor filmi "frida"yla da popülaritesi epey artan ressamın eserleri 23 Aralık 2010 - 20 Mart 2011 tarihleri arasında pera müzesi'nde sergileniyor olacak.

müzenin sayfasından: "Pera Müzesi'nde yer alacak sergide, Berlin ve Viyana'da düzenlenen ve 2010 yılına damgasını vuran Frida Kahlo Retrospektifi'nin en gözde Kahlo yapıtlarının yanı sıra Diego Rivera'nın tuvalleri de yer alıyor."

ben, yapıtları arasından, bir zamanlar biraderimin evinin duvarında asılı olduğunu bildiğim bir tanesini seçtim.


"abrazoamoroso" - 1949

22 Aralık 2010 Çarşamba

uluslararası gençlik filmleri festivali




festivalin resmi sitesi www.genclikfilmlerifestivali.org
ancak ben siteye ulaşamadım. bazı sitelerden bilgilerine ulaşılabiliyor.

21-24 Aralık tarihleri arasında İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir, Bursa ve Kocaeli’de genç yönetmenlerin kısa filmlerinin ücretsiz olarak gösterimlerinin yapılacağını belirtelim.

gençlik ve öğrenci eylemlerinin dünya çapında iyice sesini duyurmaya başladığı bir zamanda, olana bitene, düzene tepkisini gösteren ve hakkını aramaya çalışan genç insanların derdini anlayabilmek için bir fırsat yaratacaktır bu festival.

19 Aralık 2010 Pazar

hafızanın derinliklerinden #1 - hayaLet geMi

şimdiye kadar sinemayla ilgili "an"lara ve hatta geleceğe odaklanan fiL hafıza, biraz da gerilere gitmek gerektiği sinyalini veriyor. aslında bu paylaşımların esas amacı da buydu.


maMbo JamBo'nun hafızasından..


evvel zaman içinde, bu maMbo bu JamBo; tek başına kadıköy sokaklarını arşınlar, her genç dimağ gibi, kendinin ve zamanının kıymetini pek bilmeden kendine bir yol bulmaya uğraşırmış. bu yolu da nedense her türlü neşriyatla çizmeye çalışırmış. günlerden bir gün, bir dergiye rast gelmiş. bu ne idüğü belirsiz fanzinimsi dergi birden yolunu değiştirivermiş.deyim yerindeyse "bir dergi okumuş, hayatı değişmiş."

meğer bu fanzinimsi dergi çoktandır çıkarmış ama onunla yolu kesişmemiş/miş. kesiştiği andan itibaren de hayatında yer etmiş. her sayısı ayrı bir tema üzerine kurulu, çok sade tasarımlı bu dergiyi çıkar çıkmaz koşar alır, derginin en sonunda yer alan hikayeyi de sona saklar, en çok da o kısmını severmiş.

sonraları severek okuyacağı bazı yazarlarla da bu dergide tanışmış. bazılarına da çok sonraları rastlamış, o zamanlar bu dergide yazmış olduklarını fark etmiş.

değer verdiği çerleri çöpleri toplayan bu çocukcağız, zaman içinde tekrardan açıp baktığında, çok etkilendiği bu yazıntıları, biraz da iç burukluğuyla karışık bir sevgiyle anar olmuş.

dergi, son eylül-ekim sayısıyla 2002 yılında yayın hayatına son vermiş.
maMbo JamBo da bir daha da hiçbir süreli edebiyat yayınına böyle içtenlikle bağlanmamış.


derginin tüm sayılarına ve içeriklerine ulaşılabilecek adres:
hayaLet geMi
derginin uğradığı bazı limanlar...


                                            "gitmek"                 "dönmek"                  "macera"
                                       "sonsuzluk"                    "yemek"                        "rüya" 



...ve (Murat Gülsoy'un kaleminden) hayaLet geMi'nin veda yazısı:




Dergi Bitti!


Kitapların ve filmlerin sonunda eskiden 'son' diye yazarlardı. O zamanlar bunun nedenini hiç düşünmezdim. Uzun zamandır hiç bir şeyin sonuna 'Son' diye yazılmıyor. Sanki artık hiç bir şeyin bittiğine inanmıyoruz. Hiç bir şeyin sonunu görmek istemiyoruz. Hayalet Gemi'nin sonu, görmek istemediğimiz sonlardandı. Ama belki de yeni başlangıçları mümkün kılmak için bazı şeylerin bittiğini kabullenmeliyiz. Sonsuzluk kendi başına bir yanılsamadan başka ne ki... On yıl önce her şey bir yanılsama mı diye sormuştuk kendi cümlelerimizle. On yıl sonra yeniden soruyoruz... Çünkü cevabı bulduğumuz yanılsamasına hiç kapılmadık, soru sormayı sürdürdük. Sürdüreceğimize de inanıyorum ve bu sefer yazımın sonuna küçük çıpa yerine o meşum sözcüğü yazıyorum. 





-SON-


yılın son sinema buluşması - "Randevu"

  “Kültürlerin, tarihin, sanatın ve sinemacıların randevusu”


TÜRSAK Vakfı’nın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği “İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması” 13. Yılından itibaren “Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali” adı altında; 24-30 Aralık tarihleri arasında izleyicileriyle buluşuyor. Gösterimlerin yapılacağı Maçka GMall ve Beyoğlu Cinemajestic sinemalarında öğrenci bileti 4 TL, tam bilet ise 5 TL gibi sembolik fiyatlarla satılıyor olacak. Fransız Kültür Merkezi‘nde yapılacak gösterimler ise ücretsiz.

16 Aralık 2010 Perşembe

TRON: Legacy

fazlasıyla domestik bir kişilik olduğumdan; sıcak evim, rahat koltuğum, pijamam, terliğimle film izlemek varken bana "kalkayım da sinemaya gideyim, bu film ancak beyaz perdede izlenir" dedirtecek filmler ancak başka yerde bulamayacağım veya fena halde görsel bir ziyafet sunacak seyirlikler olabiliyor.


netekim böyle bir film gözüme ilişti: "TRON:Legacy"
1982 tarihli aynı adlı filmin yeniden çevrimi.
her iki filmde de jeff bridges(!) evet.
yok aslında bu adama bir takıklığım, en sevdiğim aktörler sıralaması yapsam ilk 10'a girmez ama yayınların gidişatından öyle bir hava oluştu, nedense. kendime not: yakın zamanda bu hava dağıtıla.


filmin gösterim tarihi: 28 ocak 2011.
IMAX 3d gösterimi ve daft punk sosu da ayrıca ağız sulandırıyor.


hayal kırıklığı yaratmayacağını umuyorum ve filmin ilk resmi klibi daft punk'ın "derezzed"ini paylaşıyorum.



oh yes! this can be good!


tron ürünleri çılgınlığı:


















koleksiyonerler için bu görseli de eklemeden edemeyeceğim.
180 küsür dolarlık fiyatı biraz uçuk ama pek şık.









istanbul animasyon festivali



6.İstanbul Animasyon Festivali başlıyor. Gösterimler, 16-19 Aralık 2010 tarihleri arasında Pera Müzesi'nde.
Program ve festivalin sayfası: iafistanbul

11 Aralık 2010 Cumartesi

biraderim Coen'ler'den "tRue gRit"


bu ıvır zıvır soslu bilgi-belge çorbasına nasıl bir başlangıç yapsam diye düşünürken biraderlerim Coen'lerin 61. Berlin Film Festivali'nin (Berlinale) açılışını yapacakları haberine rast geldim.

"True Grit", beyazperde.com'un çevirisiyle "İz Peşinde", aslında 1969 yapımı aynı adlı filmin yeniden çevrimi. esas oğlan Rooster Cogburn'u ilk filmde John Wayne canlandırıyor, biraderler bu rol için Jeff Bridges abimizle çalışmış.

Jeff Bridges'le ilgili ufak bir yorum eklemek istiyorum araya. Biraderlerin dahiyane eserlerinden biri olan “Big Lebowski”de Bridges’le çalışmalarından beri neredeyse 13 yıl olmuş yahu! Vakti gelmiş bence tekrar bir araya gelmenin. Lebowski hali artık kültleşmiş Bridges'e saç sakal, pijama, terlik, sabahlık, hatta kartondan süt içmek pek yakışmıştı.


oyum hayır

oyum evet



Beni yaşlı gösteriyor falan deme, saçtan sakaldan vazgeçme Bridges!

Neyse, ortamı sulandırmayalım. Bir de film afişi verelim güzelinden.




Bu Josh Brolin’i de bir yerden gözüm ısırıyor diyorsanız; No Country for Old Men, Planet Terror, Grindhouse, In The Valley of Elah ve henüz seyretme şerefine nail olamadığım Milk’de de yer alıyor.

True Grit, Türkiye’de ne zaman gösterime girer bilinmez ama Amerika’da 22 Aralık’ta gösterime giriyor. 
27 Şubat’ta da 83. kez Oscar’lar dağıtılacağına ve Akademi de artık biraz anaakım dışındaki filmlere ödül vermeye başladığına göre birden fazla ödülü silip süpürebilir gibi gözüküyor.