Salinger ise kitabın getirdiği popülerlikten ve kendisine gösterilen ilgiden hep rahatsız olmuş, gözlerden uzak yaşamak için mücadele vermiş, 2010'un Ocak ayında, 91 yaşında vefat edene kadar da münzevi hayatını sürdürmeye çalışmıştı.
ölümünün ardından, yekta kopan'ın yazdığı yazıda "miras akbabaları" diye bahsettiği "birileri" boş durmamış olacak ki, biyografisinin yayınlanacağı ve hayatının anlatıldığı bir belgesel çekildiği haberleri geldi ve filmin fragmanı yayınlandı bile.
önümüzdeki yıl gösterime gireceği söylenen filmde;
J.D. Salinger'ı tanıyan yakınları, onunla çalışmış insanlar ve eserlerinden ilham alan başka sanatçılar da dahil olmak üzere, toplamda 150 kişi ile gerçekleştirilen röportajlar sonucunda okura ve seyirciye “gerçek” Salinger anlatılmaya çalışılacak.
aman ne iyi etmişsiniz! öldükten sonra bile rahat bırakmamışsınız adamı.
açıp baksanız doğru düzgün fotoğrafını bile bulamayacağınız salinger'ın hayatı, nerelerden ne kazılıp çıkarıldı da film yapıldı, bilemiyorum.
benim bulabildiğin fotolar arasında, bu yazı için en anlamlı olacak foto bu olurdu herhalde (fotoğrafını çekmek isteyen bir gazeteciye yumruk sallarken)
salinger'ın eserlerinin telif haklarıyla ilgili süreç ve içinden salinger geçen filmlerle ilgili çok güzel bir yazı futuristika'da http://www.futuristika.org/sinemada-salinger/
yazıdan - hislerime tercüman - ufak bir son not
Okurlarına bir kitabı beğenirlerse o kitabın yazarını aramalarını öğütledi ama ulaşamazlarsa ne yapacaklarını söylemedi Salinger. Sadece rahat bırakılmak istedi. Filmleştirilmesi istediği öyküleri dışında gelen teklifleri de kabul etmedi. Mesafeyi korudu. Arzu ettiği mahremiyeti oluşturup koruyabilmek için olmadığı birisi gibi davranmak zorunda kaldı belki de.